01 Header

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet SEVGİ ‘Korona ile mücadelede Diyanet İşleri Başkanlığı üzerine düşen görevi yaptı mı?’ şeklinde bir yazı kaleme alarak Covid-19 salgınının tekrar PİK yapması hususunda Diyanet’i hedef göstermiş. Cuma ve vakit namazlarının camide cemaatle kılınmasından dolayı Covid-19 salgınının arttığını iddia etmiş. Geçen hafta Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yaptığı yeni açıklamayı da ‘bu metin, yasak savma kabilinden yapılmış bir açıklamadır’ şeklinde eleştirerek kendince Diyanet’e nasıl yüklenirimin hesabını yapmış bu sözde köşe yazarı.

Diyanet İşleri Başkanlığımızın kurumsal kimliğini kırmızı çizgi olarak kabul eden Mil-Diyanet Sen, haksız bir şekilde Diyanet’i itham ve töhmet altında bırakan bu yazara cevap vermeyi bir görev saymıştır.

Sayın Ahmet SEVGİ,

Covid-19 salgını başladığı aylarda büyük bir tamtamcı grup ‘bu salgını umreciler yaydı’ şeklinde kamuoyunu yanıltarak ellerinde delil olmadan adeta tüm umrecilerimizi hedef tahtasına oturtmuşlardı. Devlet yetkililerimizin ve Cumhurbaşkanımızın sonradan yaptığı açıklamalar ve istatistiki bilgiler gösterdi ki meğer umrecilerimizden değil, diğer başka faktörlerden dolayı salgın yayılmıştı.

Diyanet İşleri Başkanlığımız daha salgının hemen başında yaptığı bir açıklama ile cuma namazı dahil tüm namazların evlerde kılınması çağrısında bulunmuş ve gerekli tüm tedbirleri almıştı. Vaka sayılarının azalması ve Bilim Kurulunun tavsiyesi doğrultusunda maske, mesafe ve temizlik kuralları çerçevesinde tekrar camilerimizde namaz kılınmasına başlanmıştı.

O günlerde ilan edilen normalleşme kurallarına en fazla riayet eden, bu konuda en hassas davranan, iki kişi arasındaki mesafeye camilerimizde en fazla dikkat eden kesim cami cemaati olmasına rağmen, kalkıp salgının tekrar PİK yapmasını Diyanet’e mal etmeniz tam bir akıl tutulması ve kara cahilliktir. AVM’leri, eğlence merkezlerini, düğün dernekleri, çarşı pazarda yaşanan yoğunluğu göz ardı ederek sadece Camilere odaklanmanızı hayretle karşıladık.

Sırf gündeme geleyim diye aslı astarı olmayan yalan bilgi üzerine yazdığınız yazı tüm Diyanet camiasını üzmüştür. Salgın sürecinin en başından itibaren adeta sağlık çalışanlarımızdan sonra en fedakar çalışmaları yürüten, vefa ve filyasyon ekiplerinde 7/24 çalışan, cemaatle namazlarda iki kişi arasındaki mesafeye en fazla dikkat eden, tüm tedbirleri titizlikle alan din görevlilerimizi derinden üzdünüz.

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yaptığı son açıklamayı eleştirmenizi de hayretle karşıladım. Hiçbir şey anlamdığınızı, açıklamanın net olmadığını iddia etmişsiniz. Tüm kamuoyu ve milletimiz o açıklamayı net olarak anladığı halde sizin anlamamış olmanızı açıkçası bu köşe yazınızdan sonra artık yadırgamıyorum.

Son olarak şunu belirtmek isterim;

Diyanet İşleri Başkanlığı her önüne gelenin eleştireceği sıradan bir kurum değildir. Tabii ki eleştirilere açığız lakin en hassas davrandığımız, en fazla titizlik gösterdiğimiz Covid-19 salgını sürecinde kusura bakmayın ama Diyanet en son eleştirilecek kurumdur. Diyanet, her köşe yazarının gündeme gelmek için kullanacağı bir platform-kurum değildir.

Bu sebeple yazdığınız yazıda Diyanet’i ve din görevlilerimizi ve Din İşleri Yüksek Kurulu’nu töhmet altında bırakmanızdan dolayı sizleri kınıyor, Diyanet camiasından özür dilemeye davet ediyorum.

Powered By aSa